İstatistikler toplumun % 10'unun kişilik bozukluğu olduğunu söylüyor. Yani her 10 kişiden biri bozuk. Daha ziyade ben merkezli kişilerde görülüyormuş. Bunların bazıları da bizi buluyorlar herhalde ki,geçen gün çok sevdiğimiz arkadaşımız Nalan bizi ziyaret etti . Biraz lak lak'tan sonra ürünlere bakmaya başladı. Son indirimde olduğumuz için fiyatların cazibesi onu coşturdu. Bir çok ürüne bakarken içeriye ara sıra bizden alışveriş yapan bir müşteri girdi. Nalan baktığı ürünleri denemeye, yeni gelen müşteri de indirimdeki ürünlere bakmaya başladı. İkisi ile de ilgilenmeye çalışıyorduk. Nalan işini bitirip, hesabını ödedikten sonra dükkandan ayrıldı. Diğeri bir hışımla kabinden çıkıp yüksek sesle konuşmaya başladı. Adeta bağırıyordu. "Onunla çok ilgilendiniz, beni ihmal ettiniz, ben de müşteri değil miyim, onun aldıklarını ben de almak istiyordum" ve daha bir sürü şey...Dumur oldum ! Ne söyleyeceğimi şaşırdım. Naran
ondan evvel gelmiş, beğendiği ürünleri seçmişti zaten. Son indirimde ürünlerin stok durumları kısıtlı. Kim daha evvel gelirse o alır. Profesyonelliğin getirdiği tecrübe ile dükkanda bulunan herkese aynı mesafede durmayı ilke edinmiş bir firma olarak alttan almaya çalıştım ama o hala kendisini haklı görüyor, sitemlerini sürdürüyordu. Sustum sonra kendime "sen bunu düzeltemezsin" dedim. Çünkü ilgi çekmek, ilgi odağı olmak kişilik bozukluğuna giriyormuş. O agresif hareketlerle alacaklarını ayırmaya başladı, aynı suratsız ifade ile hesabını ödedi ve gitti. Biz dükkandakiler, bu neydi diyen bakışlarla birbirimize baktık sonra da dükkanı toparlamaya koyulduk. Bela geliyorum demez, geliverir. Allah beterinden korusun...